24 Temmuz 2012 Salı

bitişlerin başlangıcı.

düşlerinde bile düşüyordu adam, yere hızla yaklaşırken duyacağı acının hayalini kuruyordu. belki bir anda beyaz bir karanlıkta kaybolacaktı...
güzel hayallerden mutluluk yorganları dikiyor, ama birlikte uyuduğu yalnızlık, bütün yorganı üzerinden çekiyordu.

ter içinde doğruldu,

aynı tavan, aynı yastık, aynı his vardı titreyen soluğunda... uyku ile uyanıklık arasındaki tek fark gözlerinin açık olmasıydı...
düşüncelerini mantıklı bir sırayla hizalamayı denedi.
beceremedi.

soluduğu hava gittikçe yoğunlaşıyor, ciğerlerine çektiği şeyin nefes borusundan yavaşca döküldüğünü hissediyordu.

nefesini tuttu, gözlerinin açık ya da kapalı olduğundan artık emin değildi.
kendinden de emin değildi, hiçbir şeyden emin olamıyordu...
bildiği bütün gerçeklikler etrafında leşine saldıracak akbabalara dönüşmüş, gökyüzünde daireler çizerek uçuyor uğursuz çığlıklar atıyordu.

başını ellerinin arasına alarak kulaklarını tıkadı...
birden gözlerini çok sıkı kapamış olduğunu farketti
ve sessizliği....


gözlerini araladığında sanki, play tuşuna tekrar basıldı hayatın... hava akıcıydı, ciğerlerine doluyor, düşüncelerden akbabalar yavaş yavaş uzaklaşıyor, diğer odadan bir belgeselin dublajsız anlatımı duyuluyor, vantilatör nemli havayı üzerine çarparak asla düzgün toplamayı beceremediği saçlarını savuruyordu...

farketmesi kısa sürmedi.

yeni bir hikaye başlamak üzereydi.