22 Ağustos 2010 Pazar

tam zamanında yaşamak

Yemek de boş içmek de,
Hatta yeri gelmeden sevişmek de.

Tam zamanında öpmelisin ...mesela güzel gözlünü,
Tam zamanında söylemelisin sevdiğini
Gözlerinin içine baka baka.

Bisikletinin gidonunu
Tam zamanında çevirmelisin
Düşmemek için;
Tam zamanında frene basmalı,
Tam zamanında yola koyulmalısın.

Tam zamanında okşamalısın basını
O üzüm gözlü çocuğun
Hıçkırıklar tam dizilmişken boğazına,
Tam ağlamak üzereyken.

Tam zamanında koymalısın elini omzuna
En sevdiğin dostunun babası öldüğünde.

Tam zamanında tutmalısın düşerken
Üç yaşındaki sehpaya tutunan çocuğu.

Tam zamanında acımalı yüreğin
Afyon'da Hasan Ağabey' in evi yıkılınca başına
Evsiz kalınca çoluk çocuk
Ki uzatasın elini bir parça.

Tam zamanında açmalısın kapını
Hayatına girmek isteyenlere.
Tam zamanında çıkarmalısın
Sevginden şımarmaya başlayanları.

Tam zamanında affetmelisin kardeşini
Biliyorsan yüreğinde kötülük olmadığını
Seni gecenin üçünde arayıp da
Kafasının iyi olduğunu söylediğinde.

Tam zamanında öğretmelisin oğluna
Gerekiyorsa yumruk atmayı
Tam burnunun üstüne
Tiksinmeden pisliğinden,
Yukarı mahallenin sümüklü bebesi
Misketlerini zorla almaya çalışırsa.

Tam zamanında bağırmalısın
Acıyınca bir yerin.
Tam zamanında gülmelisin
Kemal Sunal küfür edince filmin bir yerinde.

Tam zamanında yatmalısın
Yola çıkacaksan ertesi gün
Ve arabayı kullanan sensen
Sana emanetse çoluk çocuk
Ve kendin.

Tam zamanında bırakmalısın içmeyi
Son kadeh bozacaksa seni
Ve üzeceksen birilerini
Ertesi gün hatırlamayacaksan.

Tam zamanında ayrılmalısın misafirliklerden.
Tam zamanında konuşmalı
Tam zamanında şarkı söylemeli
Tam zamanında susmalısın.

Tam zamanında terk etmelisin gerekiyorsa
Annenin babanın evini,
Tam zamanında başka bir şehre gidip
Ayaklarının üzerinde durmaya çalışmalısın.
Tam zamanında dönmelisin memleketine.

Tam zamanında için titremeli,
Tam zamanında âşık olmalı
Deli gibi sevmelisin güzel gözlünü.

Tam zamanında toplamalısın oltanı
Belki de seni şampiyon yapacak
En büyük balığı kaçırmadan.
Tam zamanında yaşlandığını hissetmeli
Tam zamanında ölmelisin
Iskalamak istemiyorsan hayatı.

Haydi, şimdi kalk bakalım
Silkin şöyle bir
At üzerinden hayatın yorgunluğunu,
Vakit zannettiğinden daha az
Haydi, kalk bakalım,
Şimdi yaşamak zamanı.

Can Yücel

8 Ağustos 2010 Pazar

ve filyos...

uzun bir gece yolculuğu sonunda, beni filyos' a götürecek trene bindim... çok yorgun hissettiğim halde, vagonun pencerelerinden mavi mavi gülümseyen deniz bana enerji vermişti...

Saat 7:45'de parlak bir sabahta elimde çantam boş filyos sokaklarında evime doğru yürüdüm... Ciğerlerimi denizin kokusuyla dolduruyordum...

Ailemle güzel bir kahvaltı yaptık, sahile indim birkaç eski arkadaşı gördüm, yüzdüm.

İkinci sabaha uyandım az önce.
Kitaplığımı karıştırırken dışı kara ve yıpranmış küçük bir not defteri -ona bağlı birsürü anıyla birlikte- gözüme çarptı. Önce açmamayı düşündüm. geçmişi hatırlamak ne kazandırabilirdi ki...

Hem bu defteri askerdeyken tutuyordum. Muhtemelen saçmalamıştım o ruh haliyle...

İlk sayfayı çevirdim. Bu şeyleri yazdığım anların çoğunu bile hatırlamıyordum ama. Özlerken yazılmış cümlelerimi görüyordum.

Bahsettiğim tek bir isim, özlemekle yan yana kullandığım bir çok an vardı...

o dönemde aşıktım, ve her cümlemde farkediliyordu..

Ne kadar çok sevebilmişim ben öyle, nasıl da aşıkmışım...

şimdi buna tepkim sadece "vay be"