24 Haziran 2010 Perşembe

hayatım bir film olsaydı, ya uyuyakalır ya da yarısında çıkardım.

merhaba beni tanımayan insanlar,

uzun süredir yazmadım...

aslına bakarsanız yazacak pek bişey de olmadı,
alışıldık şekilde 5467892. kez iş değiştirdim. Bu kez son olacağını umarak. (lütfen son olsun)

ve bu arada;

işe gittim geldim, müzik dinledim, toplu taşıma araçlarında el ele oturan çiftleri imrenerek izledim, gazete okudum bazen, saçma sapan haberlere kızdım, içinde ayraç olan kitaplarıma baktım -yok yine okumak istemedi canım.-

diziler izledim, lost daha önce izlediğim bir filmin -ismini hatırlamak için beynimi yırttığım halde bulamadım- senaryosunu bire bir final bölümüne kopyalamış, fringe tatile girmiş, house cuddy i öperek sezonu sonlandırmış...

eski dizilere sardım...
six feet under ı izlerken, brenda nın bir sözü beni tanımladı...
"hayatım bir film olsaydı, ya uyuyakalır ya da yarısında çıkardım."

bazen bişeylerin değiştiğine inandım.
çoğu zaman değişmediğini gördüm. (işyerlerim hariç(:... )

yorgun hissetmekten yoruldum, sıkılmaktan sıkıldım...