20 Eylül 2012 Perşembe

dana scully

"hayal kahvesi"
"bulutsuzluk özlemi"

bu karışımdan da ancak başka bir hikaye çıkabilirdi,

program 10:30 gibi başladı, sahneye Nejat Yavaşoğulları çıktığında soundcheck bile almadan çalmaya başladı orkestra...

***

adam sahnenin izleyiciye yakın ve mekanın küçük olmasını seviyordu, bulutları ve griliği çoğu insan gibi sevmemezlik etmezdi aslında, ama ruhu gerçekten "bulutsuzluk özlemi" çekiyordu, tam da ihtiyacı olan sözleri tekrarlıyordu grup "ne olursa olsun yaşamaya mecbursun" diyordu...

şarkılar değişiyor 61 yaşındaki bir adamın enerjisi, onu olduğu yerde zıplatıyordu, etrafında sürekli hareket eden insanlar yüzünden dengesini kaybedince sendeledi, gözü arka tarafta bir yüze takıldı...

ne kadar da tanıdıktı ? ikinci göz kırpışında aklında canlanan tek isim vardı "Dana Scully"
kız inanılmaz şekilde x-files dizinin baş rol oyuncularından biri olan Gillian Anderson' a benziyordu. "hayal kahvesi" nde hayal görmeye başlamıştı... kızıl saçları daha uzun ve dalgalıydı.  yüzün benzerliğinden emindi ama. o diziyi çocukluğundan beri takip etmiş, yetmemiş yirmili yaşlarında 9 sezonu baştan sona tekrar izlemişti.

***

konser eğlenceliydi, birlikte eğlenen insanlar gerçekten güzel görünüyordu, sanki herkes iyiydi, hiç kimsenin aklından kötü bir şeyler geçmiyordu. o kalabalığın içinde cinayet işleyebilecek potansiyelde birileri vardıysa bile masum görünüyordu.

"sözlerimi geri alamam" ve "kütürdet beni rutubet" parçalarından sonra Nejat Yavaşoğulları iyi geceler dileyip elinde ki "bulutsuzluk özlemi" rozetlerinden birini ona uzattı...

heyecan ve şaşkınlıkla ona uzatılan rozeti yere düşürdü. hemen kimse ezmeden buldu ve  yakasına taktı... mutluydu, eğlenmiş ve kahramanlarından birini görmüş....

"hayal kahvesi" adına yakışır bir dünyaya dönüşmüştü adeta...

sahne boşaldıktan sonra, çıkışa yöneldi, bir kaç adım attıktan sonra "Scully"'i karşısında buldu, kız telefonuna bakıyordu...

sonra ne olduğunu anlamadan  "söylemeden edemeyeceğim ama bir kahramanıma o kadar benziyorsun ki" diyen kendi sesini duydu. kız şaşkınlıkla gülümsedi.

+ "nasıl yani anlayamadım?"

- "x-files dizisinde baş rol oyuncularından biri fox mulder'ın ortağı. ona ne kadar benzediğine inanamazsın, biliyor musun diziyi ?" diye sorarken ortam gürültüsünü bastırabilmek için kızın kulağına yaklaştı, artık saçlarının kokusunu duyabiliyordu...

+ "hayır ama çok merak ettim" dedi Scully, "tekrar söyleyebilir misin? kim olduğuna bakarım" diyerek telefonunda hızlıca bir not ekranı açtı. "sen yazabilir misin?"

adam telefonu aldı ve hızlıca "Dana Scully" yazdı, o an kadının gerçek adı bir türlü gelmedi aklına. içinden kendi adını ve telefonunu yazmak geçti aslında. ama buna kalkışmadı.

Telefonu geri verirken, Scully'nin kulağına tekrar yaklaştı, güzel kokuyu yine duydu, kızın saçları yüzüne değerken "çok değişik bir güzelliğin var' diyebildi...

kız yine güzel gülümsemesiyle, "çok teşekkür ederim" dedi. sanki biri ona bunu ilk kez söylüyormuş gibi...

adam da gülümseyerek karşılık verdi "hoşçakal" dedi ve caddeye çıktı.

sohbeti sürdürebilirdi, ilginç şeylerden bahsedebilirdi, belki daha sonra görüşebilirlerdi, ama hazır hissetmiyordu henüz kendini...

yalnız hissetmek, hazır olmadığın gerçeğini perdelemiyordu...


sokak ışıkları altında yürüdü yakasına taktığı "bulutsuzluk özlemi" rozetine sürekli bakarak...

kulaklıklarını taktı ve yüzünde bir tebessümle evinin yolunu tuttu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder