3 Nisan 2011 Pazar

mutluluk sadece 49 kupona!

bir kere sorular sormaya başladığınızda, cevaplar değil belki ama başka sorular çorap söküğü gibi -bu tabiri kullanabildiğime sevindim - geliyor.

bir sürü amaçlar dayatılmış, çoğunluğun normlarımızı belirlediği saçma sapan bir hayatta geçerli tek amaç iyi hissetmek olmalı.

belki de o yüzden belgeselleri bu kadar çok seviyorumdur.

deli gibi belgesel izliyorum, daha kaliteli izlemek için HD yayın bile aldım, hatta bir gazetenin -ki nefret ettiğim bir gazete, yandaş medya! ama nasıl olsa vergilerim bunlara peşkeş çekiliyor kurtarabildiğim kardır diye avutuyorum kendimi- 30 dvd belgesel seti veriyor diye kuponlarını bile biriktiriyorum.

kafamda oluşan saçma sapan soruları unuttururken, daha karışık daha saçma sapan olanlarını sorup, cevaplamaya çalışıyorlar diye belki.

kupon kesmek güzel ama, çocukluğumda yapmıştım sanırım en son...
pür dikkat çizgi ve yarım makasla işaretlenmiş yerlerden kesiyorum.
muhtemelen larousse ya da brittanica setlerinden biri içindir. biriktirdiğim küçük kağıt tomarı görüp mutlu oluyordum o zamanlar. yine bakıyorum, hala güzel bir duygu...

çocukken 4-5 cilt ansiklopedi okuyup bitirdiğimi hatırlıyorum, mors alfabesini ezberleyip ortaokulda kopya girişimlerimde kullanmıştım hatta..

gazeteler de national geographic belgesel dvdleri veriyorlar şimdi... bilişim çağına uydular...

şimdi yazdıklarımı geriye dönüp tekrar okuduğumda, sanki nefesimi tutuyormuşum da birden bırakmışım gibi hissettim.

kafamda saçma sapan dönen binlerce düşünce arasından çıktı bu kelimeler, sanırım biraz özen gösteriyorum her zaman yazdığım şeyleri tekrarlamaktan kaçınmaya...

ama kalbi kırık herkesin saçmalamaya hakkı vardır, kupon biriktirmeye de hakkı vardır.
kocaman belgeseller izleyip kendini küçücük hissetmeye de...

keşke beni uzaylılar kaçırsa...
biraz çilek belki...
biraz da pudra şekeri.
sonra da uyku.

1 yorum:

  1. kalbi kırık herkesin saçmalamaya hakkı vardır, ama saçmalamak var, saçmalamak var. sınırı nerde onun?

    YanıtlaSil