18 Ocak 2013 Cuma

onlar üzüntü değil fil...

Yıllar yıllar önce ben çocukken... sanırım 8 yaşındaydım en çok 9... emin değilim.
Emin olduğum tek şey gördüğüm fillerdi...

Küçük bir evde oturuyorduk, kendime ait bir odam yoktu. Evin salonunda divanda yatardım... -evet divan diye birşey vardı. şehir yaşantısında pek bilinmez sanırım.- salonda soba yanardı, üzerindeki delikten tavana alevler yansır, çıtırtıları eşliğinde uyurdum... -o sobada tutuşturduğum gazetelerle salonun halısını feci yakmışlığım da vardır. Annemden az terlik yemedim o yüzden ya neyse.-

Yine öyle bir geceydi. soba alevininin tavan sahnesi şovunu, çıtırdayan zonguldak kömürü alkışları arasında izlerken uyuyakalmıştım...

Rüyasız bir uykuydu...

Uyandığımda soba tavını almış sakin sakin soğuyordu... odanın serinliği omuzlarımda hafif bir ürperti kılığındaydı, saat kaçtı bilmiyorum ama ev serinlemeye başladığına göre geç olmalıydı.
Çıplak ayaklarımı divanın şiltesinden sarkıttım ve çapaklı gözlerim gördüklerine inanamadı...

Salonun ortasından, -benim yaktığım halıya basa basa- filler geçiyordu...

Evet filler...

Birbirinin kuyruğunu tutmuş filler... öyle çocuk işi karikatürize uçan fil jumbo gibi de değil. bildiğimiz gri kocaman, kulaklarını geriye atmış afrika filleri...

Böyle tek sıra halinde...
Donup kalmıştım. gözlerimi ovuşturdum hala geçiyorlardı, salonun kapısından sokağa bakan pencereye doğru yavaş paytak, umursamaz adımlarla yürüdüler ve duvarın içinden geçip kayboldular...

Uyanık olduğumdan eminim ve hala dün gibi hatırlıyorum... nasıl bir halüsinasyondu, nasıl bir ruh haliydi, acaba gerçek miydi? hala bilemiyorum.

Ve hala ne zaman acı çeksem, çok üzgün ve umutsuz olsam o filler midemin üzerinde oturuyormuş gibi hissederim. Onlar gittiğinde nefes alabilir ve mutlu olabilirim.

Bugün o filler yine midemdeydi ve akşama kadar gitmediler... midemde oturdular ve sonra yine neden geldiklerini bilmediğim gibi yavaş adımlarla ortadan kayboldular...

Güle güle filler...
Ps : Filleri seviyorum bu onların suçu değil

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder