21 Mayıs 2009 Perşembe

mavi kuş masalı...

bir varmış bir yokmuş...

1982 nin karlı bir kış gününde sabahla beraber küçücük bir tırtıl dünyaya gelmiş.... odalardan birinden giren soğuk kış rüzgarı duvardaki saatli maarif takviminin ocağın 20sini gösteren saman kağıdını titretmiş....

Gözleri kapalı pespembe tırtıl doğduğunda babası bir köy okulunda öğretmenmiş, kar yolları kapattığından 20 kilometre yürümüş babası, eve geldiğinde pardösüsü ayakkabıları kar içinde, sormuş iyi mi karısı…

Oğlun oldu demişler… nur topu gibi…

Çok sevgi dolu bir ailede büyümüş küçük tırtıl, tabi bazı kavgalara da şahit olmuş, küçük tefek dertleri ama, önemsizmiş... aşık anne ve babasının kollarında huzurluymuş, her istediği alınan bir çocuk olamamış hiçbir zaman. Ama hep sevildiğini bilmiş…

Yalnızlığını ilkokulda fark etmiş küçük tırtıl… Oyunlara alınmayan, hiçbir oyunda iyi olamayan, kendini çizgi romanlara ve kitapların hayal dünyasında mutlu hisseden... Babasının ona aldığı köpeğinden başka kimseyle gezmeyen… Kocaman pörtlek gözlerini insanlara dikip, onlarla nasıl konuşması gerektiğini bilemeyen küçük bir tırtıl…

Zaman geçmiş... insanlarla konuşması gerekmiş... arkadaşlar edinmiş... birileriyle sevişmiş... birilerini severim sanmış, birilerini kendinden çok sevmiş ve büyümüş tırtıl…

Yalnızlık da her geçen gün büyüyormuş. Tırtıl yediği her yaprağın aşk yaprağı olmadığının farkına varmış en sonunda….

Koza örmeyi hep merak etmiş, güzel bi kelebek olmayı...
birkaç defa neredeyse başarıyormuş, ama yine beceriksizmiş işte…

Bir gün yine dağılmış bir koza topağına gözleri dolu dolu bakarken, Yanına mavi parlak tüyleriyle, güzel mi güzel bir kuş gelmiş.

Tırtıl kapatmış gözlerini, beklemiş bir gaga darbesini... ve mideye inmeyi…
bu kadarcık küçücük, sefil yaşamında, uçabileceğim tek an bir kuşun midesinde olacak diye düşünmüş….

Ama sonra güzel bir ses duymuş… kuş öyle güzel şarkılar söylüyormuş ki… yıldızlara ve denizlere...
tırtıl hayranlıkla izlemiş...

"belki" bir koza yaparsa hemen… "belki" o da parlak kanatlar edinirse, güzel mavi kuşla uçabileceğini düşünmüş… umutlanmış birden yeni bir kozaya başlamış…

Ama sonra…

Sonra fark etmiş ki.

Öreceği en güzel koza bile onu en fazla kelebek yapabilecekmiş…
Mavi kuşla uçmaya bu yetmezmiş…

Tırtıl en iyi bildiği şeyi yapmış yine…

Saklanmış…

Ama o şarkı hep kulaklarında kalacakmış… “Yıldızlara ve denizlere”…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder