ne işin var bu saatte aklımda ?
nasıl girdin oraya!!!
sabah alarmın tiz çığlığı beni uykunun gizemli huzurundan -veya huzursuzluğundan- uyandırmadan önce öptüğüm kişi sendin biliyor musun...
bölük pörçük tam olarak hatırlayamadığım ayrıntıların arasında aklımda kalan, mavi deniz. doğmakta olan bi güneş bide senin kocaman gözlerindi...
hiç kestane topladın mı ?
ben küçük bi yerde doğdum büyüdüm... çok fazla yapacak bişey yoktur orada. bol bol düşünürsün. tuhaf bi dinlendiriciliği ve huzuru vardır.
çocukken tepelere kestane toplamaya giderdik biz...
kestane toplamak ne zordur bilir misin ?..
çok yüksektir kestane ağaçları ve hep dikenli tuhaf, kaşındıran, sarmaşıklar çevreler onları... en tepede dal ve yaprak öbeklerinin arasında -bu kadar engel yetmezmiş gibi- kendi dikenli kabuklarının içinde saklanır kestaneler...
Kestane ağacının köklerini sarmalayan toprak bile tuhaftır... yumuşak avuçlarında kolayca dağılan elini kirletmeyen, dokunduğunda zarafetini hissettiğin bi varlıktır...
aşağıdan sopalarla vurur düşürmeye çalışırsın kestaneleri... inatçıdır...
bazen hiç düşmez,
bazen kendi kendine düşer vurmadığın zamanlarda bile..
tam kafana iniverir... omzuna...
acıtır kestane kirpileri insanın canını.
hadi olaki düşürdün kestaneyi
o kirpiden... o dikenli kabuktan çıkarmakta kolay değildir...
kestane sonuna kadar korur kendini, korumaya çalışır, dalından kendi kendine düşmek ister ama kendi düştüğünde o güzelliği de olmazki...
kirpiyi ezersin keskin bi taş parçasıyla, içinden en az iki tane kestane çıkar...
hani şu kışın yol kenarında kebap diye sattıklarından...
kirpiden yeni çıkmış kestanenin çok berrak kahverengiyle, sarının tuhaf bi yerde kesiştiği rengi vardır...
işte o renkti gözlerin...
o kadar kısa ama o kadar uzun bi bakıştan sonra, dudaklarının nemini dudaklarımda hissettiğimde gözlerimi açmak istememiştim. rüyaydı bu belliydi neden uyanmam gerekiyodu ki... gözlerimi açmadım... uyanmamalıydım... alarm çalıyodu. ve beni çekiyodu güzel rüyamın içinden...
uyanmadan önce tek bi cümlen kaldı hayali kulaklarımda...
"demek başkası da beni öpebiliyormuş" dedin...
uyandım bende, aniden doğruldum yatak müsveddesinden, susturdum saati. sanki uyumuyordum, ne bi uyuşukluk vardı ne esnedim ne gerindim, kalktım yüzümü yıkadım. saçma sapan elime ne geçirirsem giyindim çıktım evden... sokak lambaları ben yürürken söndüler..
ve aklımda hala bir sen...
bir sürü de "acaba" lar vardı...
~kursad
05.09.08
07:35 am
not: eski yazılarımdan. burada kalırsa kaybetmem unutmam yanlışla silmem. dursun işte burada...
ne zamandır yazmıyorum, içimden gelmiyor.
kelimeler kullandığım cümleleri yadırgıyor, tekrar okuduğumda ben yazmamışım gibi hissediyorum. sonra tekrar okuyorum, beğenmiyorum. hem bunlar kimin umurunda ki.
kol geziyor depresif kral şehrimin etrafında.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder