23 Eylül 2009 Çarşamba

slowmotion...

pazartesi günüydü, geldiğimden beri yağmur hiç dinmemişti ama pek şikayetçi değildim... gri gökyüzü tuhaf bi şekilde huzur vericiydi. yağmuru yaşamak güzeldi... arada bir çıkıp dolaşıyor ıslanıyordum, sahile gidiyordum sonbaharın koyu yeşil renklere tahammülsüzlüğü eğlenceliydi...

saçlarımdan süzülüyordu yağmur suyu, eve gittim bir şort geçirdim, üstüme bir yağmurluk, çantamda tek bir havlu. telefonumu evde bıraktım... hiç kimse bölmemeliydi... yağmurdan ıslanmış çimden halılarda terlikli ayaklarım ıslanıyordu... acele etmiyordum, deniz birkaç adım ötedeydi...

kumsala indim... birkaç insan benim bu havada şortla dolaşmamı yadırgadıklarını belli eden yüz ifadeleriyle bakıyordu, umursamadım...
havlumu kumsalda çantamın içinde bıraktım... ve dalgalarla kucaklaştım, su sıcacıktı... böyle olacağını tahmin ediyordum ama tahminimin ötesinde sıcaktı, ılıktı...

yüzmeye başladım kıyıdan 50 metre açıkta karayla bağlantısı kırılmış iskele kalıntısına yüzdüm... betona tutundum, sanki buzdan bir sütuna tutunuyordum. parmaklarımı acıttı. tırmandım üstüne. çocukluğum bu şeyin üzerinde geçmişti, yabancılık çekmedim...



sanırım yağmurda en son yüzdüğümde de çocuktum...

3 metre kadar yüksekteydim artık sudan... yağmur damlaları soğuk... bedenime çarpıyordu, tabanlarımda hissediyordum buzdan farksız betonu...

koştum... sıçradım kollarımı açtım... "bir saniye" süzüldüm havadaydım....

"bir saniye" de aklımdan binlerce şey geçmişti, yağmur hala bedenime çarpıyordu, dalgalar aşağıdaydı, rüzgar saç tellerimin arasından ince ıslıklar çalıyordu...
hiçbirşey yoktu, hiç kimse yalnızdım... hiç bir sorunum yoktu "bir saniye"... nefesimi tuttum...


suya girdim... dışarısı ne kadar da soğukmuş... sıcacık dalgalar sardı her yanımı... sesler boğuklaştı, gözlerimi açtım yeşil rengin içinde... saydam hava kabarcıkları....
sonra yüzey ve derin bir nefes... "bir saniye"

kalbim deli gibi çarpıyordu, yüzmeyi hatırlamaya çalışan kaslarım sızlıyorlardı her kulaç attığımda...

kıyıya çıktım, birkaç insanın tuhaf bakışları arasında yağmur yağarken bir saçak altında kurulandım... giyindim...
yine yağmur birikintilerinde ayaklarımı sürüyerek eve gittim...

saçlarımda tuzlu su,
yüzümde gülümseme....

sigur ros mırıldanır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder